12 Haziran 2016 Pazar

DİPLOMA MI DİPLOMAMALI MI?

Gündemin ciddiyetini ve sevimsizliğini hiçbir konu bozamasın!  Buna izin vermeyelim.
Hala sokağa çıkınca eve geri dönememe riskin çok yüksek, hala yoktan yere - bunun adı vatan sağolsun falan değil-  askerler, polisler ölüyorlar.

Hala atanamıyorsun. Atanamadığın için de başka mesleklere yöneliyorsun. İnsanın karnı taşla doymuyor ya işte, para kazanmak ve geçinmeye çalışmak her şeyin üzerine zeytinyağı gibi çıkıyor. Para bizim en büyük mevzumuz arkadaşım. O olmazsa karını deşiyorsun, anneni dövüyorsun, çocuğuna zulm ediyorsun.

Sağlık sistemini düzelttik dediklerine bakma, kanser hastalarının alamadığı ilaçlar, doktorlara yapılan saldırılar, gelmeyen sıralar. Senin devlet hastanesine gidip de yaşadığın her ne varsa, onlar işte.

Eğitim desen, bir çuval olsa ve assan , rüzgarsız havada sallanır. Bu kadar boşluğun içinde nesiller yetişiyor.

Ya işçi ölümleri. Sendikasız, haksız, hukuksuz çalıştıtılan mevsimlik işçiler?
Peki ya yargı? Peki ya beni daha kocamdan koruyamayan ama ''aile'' olmanın öneminden böbürlene böbürlene bahsedip beni börek yapmazsam ailemi dağıtacağımla ilgili itham altında bırakan bakamayan kadın aile bakanlarımız? Bunları unutmayın arkadaşım.
Bugün bu ülkedeki trafik kuralları, yaya yolunda durmayan, uzaktan yavaşlaya yavaşlaya gelirken sana eliyle lütfedip ''hadi geç'' dediğini dudağıdan okuduğun kazma şöfore sinirlenişin bile,malum şahsın diplomasından daha mühim.


''Diploması olsa şaşırırdık, buna oy verenler de bunun gibi işte!'' gibi yorumları okumak, duymak beni çok rahatsız etmeye başladı. Malum şahısla ilgili düşüncelerim belli, ne siyasetini ne de kişiliğini sevmiyorum. Fakat bizim muhalif olmakla ilgili çok ama çok ciddi sıkıntılarımız var. Aşağılamayı siyaset yapmak, eleştirmek; muhalif olmak zannediyoruz. Evet yıllardır Marmara Üniversitesi İktisadi ve idari Bilimler Fakültesi diploması olduğunu sanırdık. Ama diplomanın sahte olduğu söylenmeye başladı ve başladı bir curcuna. Sahte diploma ile ilgili usulsüzlük ve kanunsuzlukla ilgili konuşalım. Suç duyurularını takip edelim. Bir cumhurbaşkanının yüksek öğrenim mezunu olup olmamasının neyi değiştirip , değiştirmeyeceğini konuşalım. Uzmanlar ne diyor onlara bakalım. ''Kız biliyo musun Emine'nin kocasının diploması yokmuş''larla günün sonunda işi kılıfına uyduracaklar ve  o diploma dürülüp  bize girecek yine.








11 Haziran 2016 Cumartesi

Kornadan kaka tahlili


'Korna çalma' hastalığımızla ilgili birazdan - bence-  doğru olan bazı teşhisler koyma kararındayım.
Popomuzdan uydurduğumuz  hareketlerimizi gelenek sanışımıza gösterdiğim tepkileri ''seküler'' bir  davranış  sanmayın dostlarım. Çünkü moda oldu toplumun gösterdiği tepkileri manasız ve saçma bulanlara ''seküler '' demek. 

N'payım, nefret ediyorum. 
Yanlış anlaşılmasın, ben korna sesini sevmiyorum, çalınmasın şımarıklığı gibi bir şey değil bu arkadaşlar. Bu toplumsal bencilliğimizden nefret ediş. Nasıl bu kadar kendine müslüman yaşamayı sevebiliyoruz, nasıl rahatsız olmuyoruz'a verilen doğal bir tepki. Senin işin görülsün de, benim allah belamı versin'e giden bu yolda, tilt olduğum üç şeyi buyrunuz;

SINAV SABAHI KORNASI

''Sınav sabahı korna çalmayın'' diye günler öncesinden uyarma ihtiyacı ; ''Hani bak Pazar sabahı mangala giderken aklını kaybedeceksin ya  yer kapıcaksın diye, heh işte  önündeki arkandakiyle dalaşacaksın; dalaşma. Kornaya basma kardeşim'' in kıssadan hissesidir.

Mangala kanatları  on beş dakika geç atsan hiçbir şey kaybetmezsin. Önceliklerimiz ''etten '' sebep de olsa, kimsenin hayatına müdahale etmemizi gerektirmez.


ASKER KONVOYU KORNASI

Çoğunlukla kızlar çıkar camdan. ''En büyük asker bizim asker'' diye bağırırlar. En öndeki kamera da bu konvoyu çeker. Konvoy yaparken ''en büyük asker bizim asker''e senkronize korna çalar tüm arabalar. Seddülbahir'e patates soyacak eleman lazım çünkü, onun için bu deb debe. Kafalarına göre trafiği durdurular. Kanunsuzluğun en masum hali gibi gözükse de, o an durdukları o trafiğin içinde bir yere yetişme/yetiştirilme çabasında birinin olma ihtimali kafalarından geçmez. Bencil yetiştirilmek, senin için önemli olanın , başkası için de önemli olduğunu düşünmekten başka bir şey değil. Olayın kuru sıkı sıkma boyutunda da, haydarinna rinna rinna rinanay'ın yusuf yusuf versiyonunu görürüz. Cürmü ve poposu yetenler gerçek silah da kullanıyorlar. 
O geçtiğin mahallede yaşlı mı vaaaar, hasta mı vaaar, uyuyan mı vaaar, sabah işe gidecek mi vaaar. Afedersiniz hödük gibi, kalas gibi bir nesil yetiştiriyorsunuz.

DÜĞÜN KONVOYU KORNASI

Kız evine giderken,
Gelini kuaföre götürürken,
Gelini kuaförden alırken,
Gelinle damadı fotoğraf çekimine götürürken, getirirken,
Tekrar kız evine giderken,
Gelinin beline kırmızı kuşak takıldığı sırada aşağıda beklerken,
Nikaha ya da düğün yerine giderken,
Düğünden yeni çiftin evine giderken.

O anlarda bu çift ve eşrafı için dünya sadece onlar için dönüyor sanıldığından mıdır nedir, biz dünyanın gerisinde kalan ''diğerleri''nin bu fuzulinin de fuzulisi gürültü kirliliğinden rahatsız oluşumuz kornalarla ''biz gece sevişicez ha'' alt metni veren tatlı insanları çok ilgilendirmiyor. Yahu tamam. Çalarsın, etrafa ilan edersin, biz de eşşek değiliz ya anlarız siz evleniyorsunuz. Anlarız zaten ayaklı hediye paketi gibi gelin arabasından. Anlarız zaten etrafta koşuşturan çocukların arabaların önünü kesmeye çalışmalarından. Kulağımın arkasına kadar ilan etmene gerek yok aile oluşunuzu. Çok çirkin korna sesi olanlarınız var. Kontağı açtıktan itibaren, kapatana kadar korna çalanın gece beli üşüsün!

Bir ''obua'' çalamıyorsanız da ölün ayrıca.








Sekülerlikle ...